Panik Bozukluk Nedir?
Panik bozukluk, tekrarlayan ve beklenmedik panik ataklarla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Panik ataklar, ani ve yoğun korku veya rahatsızlık hissiyle başlayan ve genellikle birkaç dakika süren epizodlardır. Bu ataklar, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve ölüm korkusu gibi çeşitli fiziksel ve duygusal belirtilerle birlikte ortaya çıkabilir. Panik bozukluğu olan kişiler, gelecekteki atakların olma ihtimali konusunda sürekli bir endişe içinde olabilir ve bu endişe, günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilir (Stoyanov, 2024).
Panik bozukluğun kesin nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki değişiklikler ve stresli yaşam olayları gibi faktörlerin bir kombinasyonunun rol oynadığı düşünülmektedir. Araştırmalar, panik bozukluğunun tedavi edilebilir bir durum olduğunu ve uygun tedavi yöntemleriyle hastaların semptomlarını büyük ölçüde yönetebileceğini göstermektedir (Gawankar & Pandey, 2024).
Panik Bozukluğun Belirtileri
Panik bozukluğun belirtileri genellikle ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan panik ataklarla ilişkilidir. Panik ataklar, aşağıdaki fiziksel ve duygusal belirtilerle kendini gösterebilir:
- Kalp Çarpıntısı veya Hızlı Kalp Atışı: Atak sırasında kalp hızında belirgin bir artış olabilir.
- Terleme: Özellikle avuç içlerinde ve alın bölgesinde yoğun terleme görülebilir.
- Titreme veya Sarsılma: Vücutta kontrol edilemeyen titremeler yaşanabilir.
- Nefes Darlığı veya Boğulma Hissi: Nefes almakta zorluk çekme veya boğuluyormuş gibi hissetme durumu.
- Göğüs Ağrısı veya Rahatsızlık: Kalp krizi geçirme korkusuna yol açabilecek göğüs ağrıları.
- Mide Bulantısı veya Karın Ağrısı: Sindirim sistemiyle ilgili rahatsızlıklar.
- Baş Dönmesi, Sersemlik veya Bayılacak Gibi Hissetme: Denge kaybı ve sersemlik hali.
- Üşüme veya Sıcak Basmaları: Vücut ısısında ani değişiklikler.
- Uyuşma veya Karıncalanma Hisleri: Özellikle ellerde, ayaklarda veya yüzde uyuşma.
- Gerçek Dışı Hissetme veya Kendinden Kopma (Derealizasyon veya Depersonalizasyon): Çevreyi veya kendini gerçek dışı hissetme durumu.
- Kontrolü Kaybetme veya Çıldırma Korkusu: Kendini kontrol edememe veya çıldırma korkusu.
- Ölüm Korkusu: Atak sırasında yoğun bir şekilde ölmekten korkma.
Bu belirtiler, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir ve iş, okul, sosyal aktiviteler gibi günlük işlevlerini yerine getirmesini zorlaştırabilir. Panik bozukluğu olan bireyler, atakların ne zaman geleceğini bilememekten dolayı sürekli bir endişe hali içinde olabilirler ve bu durum, zamanla çeşitli kaçınma davranışlarına yol açabilir (Gawankar & Pandey, 2024).
Panik Bozukluğun Nedenleri
Panik bozukluğun nedenleri tam olarak anlaşılamamış olsa da, çeşitli biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun bu bozukluğun gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. İşte panik bozukluğun olası nedenleri:
- Genetik Yatkınlık: Aile üyelerinde panik bozukluk veya diğer anksiyete bozuklukları olan kişilerde panik bozukluk gelişme riski daha yüksektir. Genetik faktörlerin bu bozukluğa yatkınlık sağladığı düşünülmektedir (Stoyanov, 2024).
- Beyin Kimyası: Beyindeki belirli nörotransmitterlerin (örneğin serotonin ve norepinefrin) dengesizliği, panik bozuklukla ilişkilendirilmektedir. Bu kimyasalların dengesizliği, beynin stres ve anksiyete tepkilerini etkileyebilir (Gawankar & Pandey, 2024).
- Stresli Yaşam Olayları: Büyük yaşam değişiklikleri, travmatik olaylar veya kronik stres, panik bozukluk geliştirme riskini artırabilir. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan travmalar, ilerleyen yaşlarda panik bozukluğun ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
- Kişilik Özellikleri: Anksiyete bozukluklarına yatkın olan kişilik özellikleri (örneğin, aşırı endişeli veya kaygılı bir mizaca sahip olma) panik bozukluk gelişiminde rol oynayabilir.
- Sağlık Koşulları ve Diğer Psikiyatrik Bozukluklar: Diğer anksiyete bozuklukları, depresyon ve bazı sağlık koşulları (örneğin, hipertiroidizm) panik bozuklukla ilişkilendirilebilir.
- Madde Kullanımı: Kafein, alkol ve bazı ilaçların aşırı kullanımı veya bağımlılığı, panik atakları tetikleyebilir ve panik bozukluğun gelişimine katkıda bulunabilir.
Panik Atak ve Panik Bozukluk Arasındaki Fark
Panik atak ve panik bozukluk terimleri sıklıkla birbirinin yerine kullanılsa da, aslında birbirinden farklı kavramlardır. İşte bu iki durum arasındaki temel farklar:
- Panik Atak: Panik atak, ani ve yoğun bir korku veya rahatsızlık hissi ile karakterize edilen, genellikle birkaç dakika süren bir epizoddur. Panik ataklar, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı ve ölüm korkusu gibi belirtilerle birlikte ortaya çıkar. Panik ataklar, belirli bir tetikleyici olmadan aniden başlayabilir ve genellikle 10-20 dakika içinde en yüksek yoğunluğa ulaşır (Gawankar & Pandey, 2024).
- Panik Bozukluk: Panik bozukluk, tekrarlayan ve beklenmedik panik ataklarla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Panik bozuklukta, bireyler sürekli olarak gelecekteki atakların olma ihtimali konusunda endişe duyarlar ve bu endişe, davranışlarında ve yaşam tarzlarında belirgin değişikliklere yol açabilir. Panik bozukluğu olan kişiler, atakların olma olasılığına karşı aşırı tedbirler alabilir ve kaçınma davranışları geliştirebilirler.
Panik Bozukluğun Teşhisi
Panik bozukluğun teşhisi, genellikle detaylı bir klinik değerlendirme ve belirli kriterlere dayalı olarak yapılır. Teşhis süreci aşağıdaki adımları içerir:
- Klinik Değerlendirme: Bir psikiyatrist veya klinik psikolog, hastanın semptomlarını, tıbbi geçmişini ve mevcut yaşam koşullarını değerlendirir. Bu değerlendirme, hastanın panik atakları sırasındaki hislerini, bu atakların sıklığını ve yoğunluğunu anlamayı içerir.
- DSM-5 Kriterleri: Panik bozukluk teşhisi, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Diagnostik ve İstatistiksel El Kitabı’nın beşinci baskısında (DSM-5) belirtilen kriterlere dayanarak yapılır. DSM-5 kriterlerine göre, panik bozukluk teşhisi konulabilmesi için aşağıdaki şartların karşılanması gerekir:
- Tekrarlayan ve beklenmedik panik atakların olması.
- En az bir panik ataktan sonra, bir ay veya daha uzun süre boyunca başka atakların olacağına dair sürekli bir endişe veya atakların sonuçları hakkında endişe duyma (örneğin, kontrolü kaybetme, kalp krizi geçirme).
- Panik ataklarına bağlı olarak önemli derecede davranış değişiklikleri (örneğin, atakların tetiklenebileceği durumlardan kaçınma).
- Diğer Koşulların Dışlanması: Panik bozukluk teşhisi konulmadan önce, belirtilerin başka bir tıbbi duruma veya madde kullanımına bağlı olup olmadığını belirlemek için fiziksel muayene ve laboratuvar testleri yapılabilir.
- Psikolojik Testler ve Ölçekler: Panik bozukluğun şiddetini ve etkilerini değerlendirmek için Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği veya Panik Bozukluğu Şiddet Ölçeği gibi standardize edilmiş anketler ve değerlendirme araçları kullanılabilir (Gawankar & Pandey, 2024).
Bu teşhis süreci, hastaların doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve uygun tedavi planlarının oluşturulması için kritik öneme sahiptir.
Panik Bozukluk Tedavi Yöntemleri
Panik bozukluk, etkili tedavi yöntemleri ile yönetilebilen bir durumdur. Tedavi yaklaşımları, genellikle psikoterapi, ilaç tedavisi ve bazı durumlarda bu iki yöntemin kombinasyonunu içerir. Tedavi planı, bireyin semptomlarının şiddetine, kişisel tercihlerine ve sağlık geçmişine bağlı olarak belirlenir. İşte panik bozukluk için yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemleri:
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), panik bozukluk tedavisinde en yaygın ve etkili psikoterapi yöntemlerinden biridir. BDT, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını ve yanlış inanışlarını tanımlamalarına ve bunları daha sağlıklı ve gerçekçi düşüncelerle değiştirmelerine yardımcı olur. BDT’nin temel bileşenleri şunlardır:
- Psychoeducation (Psiko-eğitim): Hastalara panik bozukluk ve panik ataklar hakkında bilgi verilir. Bu, hastaların durumlarını daha iyi anlamalarını ve belirtilerini yönetme konusunda daha donanımlı olmalarını sağlar.
- Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Hastaların, panik atakları tetikleyen veya sürdüren yanlış inanışlarını ve düşünce kalıplarını tanımlamalarına ve değiştirmelerine yardımcı olunur. Örneğin, “Kalp krizi geçiriyorum” gibi yanlış bir düşünce, “Bu sadece bir panik atağı ve tehlikeli değil” gibi daha gerçekçi bir düşünceyle değiştirilir.
- Maruz Bırakma Teknikleri: Hastalar, korkulan durumlarla güvenli bir şekilde yüzleştirilir. Bu, onların kaçınma davranışlarını azaltmalarına ve korkularının üstesinden gelmelerine yardımcı olur. Örneğin, kalp çarpıntısını taklit eden egzersizler yaparak, hastaların bu fiziksel belirtilerle başa çıkmaları sağlanır (Gawankar & Pandey, 2024).
İlaç Tedavisi
Panik bozukluk tedavisinde kullanılan ilaçlar, genellikle semptomları azaltmak ve atakların sıklığını ve şiddetini kontrol altına almak için reçete edilir. İlaç tedavisi, tek başına veya psikoterapi ile birlikte kullanılabilir. İşte yaygın olarak kullanılan bazı ilaç türleri:
- Selektif Serotonin Geri Alım İnhibitörleri (SSRIs): SSRIs, panik bozukluk tedavisinde birinci basamak tedavi olarak kabul edilir. Bu ilaçlar, serotonin seviyelerini düzenleyerek anksiyete ve panik belirtilerini azaltır. Örnekler arasında fluoksetin, sertralin ve paroksetin bulunur.
- Serotonin-Norepinefrin Geri Alım İnhibitörleri (SNRIs): SNRIs, serotonin ve norepinefrin seviyelerini artırarak etki eder. Bu ilaçlar da anksiyete ve panik belirtilerini azaltmada etkilidir. Venlafaksin, yaygın olarak kullanılan bir SNRI’dir.
- Benzodiazepinler: Bu ilaçlar, anksiyete belirtilerini hızla azaltabilir, ancak bağımlılık riski nedeniyle kısa süreli kullanım için önerilir. Lorazepam ve klonazepam, bu sınıfa ait ilaçlardandır.
- Trisiklik Antidepresanlar (TCAs): Bu ilaçlar, daha eski bir antidepresan sınıfına aittir ve bazı durumlarda panik bozukluk tedavisinde kullanılabilir. İmipramin ve klomipramin, bu gruba örnek olarak verilebilir (Gawankar & Pandey, 2024).
Farkındalık Temelli Bilişsel Terapi (FTBT)
Farkındalık Temelli Bilişsel Terapi (FTBT), panik bozukluk tedavisinde kullanılan üçüncü dalga terapilerden biridir. FTBT, bireylerin anksiyete ve panik belirtileriyle daha farkında ve kabul edici bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı olur. FTBT’nin temel bileşenleri şunlardır:
- Farkındalık Egzersizleri: Hastalar, mevcut anı farkında olma ve düşüncelerini, duygularını ve beden duyumlarını yargılamadan gözlemleme pratiği yapar. Bu, onların otomatik tepkilerinden uzaklaşmalarına ve daha bilinçli seçimler yapmalarına yardımcı olur.
- Vücut Taraması: Bu meditasyon tekniği, bireylerin vücutlarının farklı bölümlerine odaklanarak fiziksel duyumlarını fark etmelerine yardımcı olur. Bu, hastaların panik atak sırasında bedenlerinde meydana gelen değişiklikleri daha iyi yönetmelerini sağlar.
- Üç Dakika Nefes Egzersizi: Bu kısa egzersiz, bireylerin stresli veya endişeli hissettiklerinde nefeslerine odaklanarak sakinleşmelerine yardımcı olur. Bu egzersiz, hastaların günlük yaşamlarında anksiyeteyi yönetmeleri için pratik bir araçtır.
- Düşünceler ve Duyguların Kabulü: FTBT, bireylerin olumsuz düşüncelerini ve duygularını değiştirmek yerine, bunları kabul etmelerini ve bu düşüncelerin geçici olduğunu fark etmelerini teşvik eder. Bu, hastaların anksiyete ile daha sağlıklı bir şekilde başa çıkmalarını sağlar (Gawankar & Pandey, 2024).
Panik bozukluk tedavisinde hangi yöntemlerin kullanılacağı, bireyin ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre belirlenir. BDT, ilaç tedavisi ve FTBT gibi yöntemler, genellikle panik bozukluk belirtilerini azaltmada ve hastaların yaşam kalitesini artırmada etkilidir.
Panik Bozuklukla Baş Etme Stratejileri
Panik bozuklukla başa çıkmak, hem kısa vadeli hem de uzun vadeli stratejiler gerektirir. Bu stratejiler, bireylerin panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltmalarına, anksiyeteyi yönetmelerine ve genel yaşam kalitelerini artırmalarına yardımcı olabilir. İşte panik bozuklukla başa çıkma konusunda etkili olabilecek bazı stratejiler:
- Nefes Teknikleri: Derin nefes almak ve nefes kontrolü, panik atak sırasında sakinleşmeye yardımcı olabilir. Diyafragmatik solunum veya dört sayıda nefes alıp dört sayıda nefes vermek gibi teknikler faydalı olabilir.
- Gevşeme Egzersizleri: Yoga, meditasyon ve progresif kas gevşetme gibi gevşeme teknikleri, stres ve anksiyeteyi azaltmaya yardımcı olabilir.
- Fiziksel Aktivite: Düzenli egzersiz, stresin azalmasına, ruh halinin iyileşmesine ve genel sağlığın korunmasına yardımcı olabilir. Egzersiz, vücutta endorfin salınımını artırarak doğal bir anksiyete azaltıcı etki sağlar.
- Sağlıklı Yaşam Tarzı: Dengeli beslenme, yeterli uyku ve alkol, kafein ve nikotin tüketiminden kaçınma, anksiyete yönetiminde önemli rol oynar.
- Düşünce Yeniden Yapılandırma: Olumsuz ve tehdit edici düşünceleri tanımlamak ve bunları daha olumlu ve gerçekçi düşüncelerle değiştirmek, anksiyeteyi azaltabilir.
- Sosyal Destek: Aile, arkadaşlar ve destek gruplarıyla iletişimde kalmak, anksiyete ve stresle başa çıkmada önemli bir destek sağlayabilir.
- Profesyonel Yardım: Psikoterapi (özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi) ve gerektiğinde ilaç tedavisi, panik bozukluğun yönetiminde etkili yöntemlerdir.
Panik Bozukluk ve Yaşam Kalitesi
Panik bozukluk, tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Panik atakların beklenmedik bir şekilde ortaya çıkması, kişinin günlük aktivitelerini, iş performansını, sosyal ilişkilerini ve genel sağlık durumunu olumsuz etkileyebilir. İşte panik bozukluğun yaşam kalitesi üzerindeki bazı etkileri:
- İş ve Eğitim Hayatı: Panik bozukluğu olan kişiler, iş veya okulda yoğun anksiyete yaşayabilir, bu da performanslarını ve verimliliklerini düşürebilir. Sürekli endişe hali, odaklanma ve konsantrasyon sorunlarına yol açabilir.
- Sosyal İlişkiler: Panik atakların korkusu, kişilerin sosyal aktivitelerden kaçınmasına ve izole olmalarına neden olabilir. Bu durum, yalnızlık ve depresyon riskini artırabilir.
- Fiziksel Sağlık: Sürekli stres ve anksiyete, fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Özellikle kalp hastalıkları, sindirim problemleri ve uyku bozuklukları gibi sağlık sorunları gelişebilir.
- Genel Ruh Sağlığı: Panik bozukluğu, diğer anksiyete bozuklukları ve depresyon gibi ek zihinsel sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu durum, genel yaşam kalitesini daha da düşürebilir.
Ancak, uygun tedavi ve başa çıkma stratejileri ile panik bozukluğu olan kişiler, yaşam kalitelerini önemli ölçüde artırabilirler. Tedavi, semptomları yönetmede ve günlük yaşamda daha işlevsel olmayı sağlamada kritik bir rol oynar (Gawankar & Pandey, 2024).
Panik Bozukluk Hakkında Sık Sorulan Sorular
- Panik bozukluk tedavi edilebilir mi? Evet, panik bozukluk tedavi edilebilir bir durumdur. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), ilaç tedavisi ve Farkındalık Temelli Bilişsel Terapi (FTBT) gibi yöntemler, panik bozukluk belirtilerini yönetmede ve azaltmada etkili olabilir.
- Panik atakların sıklığını nasıl azaltabilirim? Nefes teknikleri, gevşeme egzersizleri, düzenli fiziksel aktivite ve sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri, panik atakların sıklığını azaltmada yardımcı olabilir. Ayrıca, stres yönetimi ve olumsuz düşüncelerin yeniden yapılandırılması da faydalıdır.
- Panik bozukluk kalıcı mıdır? Panik bozukluk kalıcı olmak zorunda değildir. Uygun tedavi ve başa çıkma stratejileri ile semptomlar yönetilebilir ve iyileşme sağlanabilir. Tedavi süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak çoğu kişi tedavi ile önemli ölçüde iyileşme gösterir.
- Panik bozukluğu olan kişiler normal bir yaşam sürebilir mi? Evet, panik bozukluğu olan kişiler, uygun tedavi ve destek ile normal bir yaşam sürebilirler. Tedavi, semptomların kontrol altına alınmasına ve yaşam kalitesinin artırılmasına yardımcı olur.
- Panik bozukluğun nedeni nedir? Panik bozukluğun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, beyin kimyasındaki değişiklikler, stresli yaşam olayları ve kişilik özelliklerinin bir kombinasyonunun rol oynadığı düşünülmektedir (Stoyanov, 2024).
Bu sık sorulan sorular, panik bozukluk hakkında daha fazla bilgi sahibi olmanıza yardımcı olabilir ve bu durumla başa çıkma konusunda rehberlik sağlayabilir.
KAYNAKÇA
Stoyanov, D. (2024). The Anxious Brain: The Influence of Stress on the Nervous System. Brain Sciences, 14(6), 597.
Gawankar, N. A., & Pandey, S. (2024). An Integrated Therapeutic Application Using Elements of Cognitive Behavioral Therapy and Mindfulness-based Cognitive Therapy in Treatment of Panic Disorder. Indian Journal of Psychological Medicine, 02537176241256304.
BDT’nin Etkinliği
BDT’nin Etkinliği Üzerine Yapılan Araştırmalar
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), birçok zihinsel sağlık bozukluğunun tedavisinde etkili olduğunu kanıtlayan geniş kapsamlı araştırmalara dayanmaktadır. Depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi birçok bozukluğun tedavisinde BDT’nin etkili olduğu gösterilmiştir. Örneğin, bir araştırma, BDT’nin depresyon semptomlarını azaltmada ve genel yaşam kalitesini artırmada önemli derecede etkili olduğunu ortaya koymuştur (Gupta & Kumari, 2023).
BDT’nin Üstbilişsel İnançlar Üzerindeki Etkisi
BDT, sadece olumsuz düşünce kalıplarını hedeflemekle kalmaz, aynı zamanda üstbilişsel inançlar üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Üstbilişsel inançlar, bireylerin kendi düşünceleri hakkındaki düşüncelerini içerir ve bu inançlar, özellikle ruminasyon ve anksiyete gibi perseveratif düşünme tarzlarında önemli rol oynar. Yapılan araştırmalarda, BDT’nin üstbilişsel inançları olumlu yönde değiştirdiği ve bu sayede depresyon ve anksiyete semptomlarını azalttığı gösterilmiştir. Bu etkiler, BDT’nin sadece kısa vadeli değil, aynı zamanda uzun vadeli iyileşme sağladığını göstermektedir (Gupta & Kumari, 2023).
BDT ve İlaç Tedavisinin Karşılaştırılması
BDT’nin etkinliği üzerine yapılan araştırmalar, BDT’nin tek başına veya ilaç tedavisi ile birlikte kullanıldığında etkili olduğunu göstermektedir. Bir çalışmada, BDT ve ilaç tedavisi kombinasyonunun, sadece BDT veya sadece ilaç tedavisine kıyasla daha fazla semptom azaltma ve işlevsellik iyileştirme sağladığı bulunmuştur. Ancak, ilginç bir şekilde, BDT’nin tek başına kullanımı ile BDT ve ilaç tedavisi kombinasyonu arasında, bazı ölçütler açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Bu, BDT’nin kendi başına oldukça etkili bir tedavi yöntemi olduğunu göstermektedir (Gupta & Kumari, 2023).
Bu bulgular, BDT’nin zihinsel sağlık bozukluklarının tedavisinde altın standart bir terapi yöntemi olduğunu ve hem bilişsel hem de davranışsal düzeyde önemli iyileşmeler sağladığını ortaya koymaktadır.
BDT’nin Sağladığı Faydalar
Semptom Şiddetinin Azaltılması
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), zihinsel sağlık bozukluklarının semptom şiddetini önemli ölçüde azaltmada etkili bir yöntem olarak bilinmektedir. Araştırmalar, BDT’nin depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumların semptomlarını hafifletmede başarılı olduğunu göstermektedir. Özellikle depresyon tedavisinde, BDT uygulanan hastaların depresif semptomlarında belirgin azalmalar kaydedilmiştir (Gupta & Kumari, 2023). Bu terapi yöntemi, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını değiştirmelerine ve daha olumlu bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olarak semptom şiddetini azaltır.
Yaşam Kalitesinin Artırılması
BDT, sadece semptomları hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda bireylerin genel yaşam kalitesini de artırır. Yapılan çalışmalar, BDT uygulanan bireylerin sosyal ilişkilerinde, iş hayatlarında ve genel sağlık durumlarında olumlu gelişmeler yaşadığını göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği (WHOQOL) kullanılarak yapılan değerlendirmelerde, BDT’nin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırdığı bulunmuştur (Gupta & Kumari, 2023). BDT, bireylerin günlük yaşamlarında daha işlevsel ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine olanak tanır.
İşlevselliğin İyileştirilmesi
BDT’nin bir diğer önemli faydası, bireylerin genel işlevselliğini iyileştirmesidir. Bu terapi yöntemi, bireylerin iş, okul ve sosyal yaşamlarında daha iyi performans göstermelerini sağlar. Global Değerlendirme Ölçeği (GAF) kullanılarak yapılan araştırmalar, BDT uygulanan bireylerin genel işlevsellik düzeylerinde anlamlı artışlar kaydedildiğini göstermiştir (Gupta & Kumari, 2023). BDT, bireylerin günlük görevlerini yerine getirme, ilişkilerini yönetme ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirir.
BDT’nin sağladığı bu faydalar, bireylerin zihinsel sağlıklarını iyileştirerek, daha tatmin edici ve dengeli bir yaşam sürmelerine yardımcı olur. Bu nedenle, BDT, zihinsel sağlık bozukluklarının tedavisinde etkili ve değerli bir terapi yöntemi olarak kabul edilmektedir.